Batılı teoriler ve kültürümüzle benzeşimleri

Bir süre önce arkadaşlarımın katıldığı bir eğitim programında eğitim içeriği tarihteki Einstein, Mozart, Picasso, Da Vinci gibi ünlü isimlerin hayat hikayeleri ile bağlantılı olarak işleniyordu. Eğitime katılanlardan biri hem eğitim esnasında hem de sonrasında niye bu isimler arasına bizim tarihimizden kimse yok diye sorgulamıştı. Yaşamıyla, yaptıkları ile hiç mi böyle kişilikler yoktu? Daha sonraları da benim verdiğim eğitimlerde, eğitim içeriği gereği Maslow, Eisenhower, Pareto, Johari (Joseph ve Harrington), Thomas Kilmann, McGregor gibi isimler ve genelde kendi adları ile geçen teorilerden bahsediyordum-hala bahsediyorum-. Zaman zaman katılımcılardan “Hocam, bu kadar yabancının içerisinde bizden hiç mi bu tarz bilim insanı ve teorileri yok diye sorular geliyor.

Felsefe tarihine baktığımızda aslında MÖ 7. Yüzyılda bulunduğumuz coğrafyada başlamış, uzun yıllar filmlerden gördüğümüz beyaz giyimli, sandaletli adamlar felsefe yapmışlar. Bir dönem Uzak Doğu’da da çeşitli düşünürler çıkmış, sonra MS 6. Ve 17. yy’lar arası felsefe din etkisini görülmüştür. Bu yıllarda İbn Rüşd, İbn-i Sina, İbn Meymun gibi tanıdık isimlere rastlarız. Daha sonra akımlar Avrupa’da devam eder. 19 yy’da psikoloji bilimi ortaya çıkar ve yine Avrupa’da yayılır ve gelişir. 1900’lerden sonra ise özellikle günümüzde kullanılan teorilerin neredeyse tamamı Amerika’lı teorisyenler tarafından – ki bunlar da Avrupa’dan göçen bir kitledir- geliştirilmiş ve geliştirilmektedir.

Bu anlatımlar esnasında ve gelen sorulardan yola çıkarak, teorilerin derinlerine inince aslında bu teorilerin bir kısmının bizde olduğunu fark ettim ve bunları derlemeye karar verdim. Bu teorilerin benzerleri ya da köklerine bizde rastlanılmasına rağmen nedense hiçbir şekilde bizim düşür ve bilim insanlarımız tarafından geliştirilememişlerdir. İşte size meşhur teoriler ve bizim kültürümüzdeki benzerlerinden derlediklerim;

Kendini Tanıma

1950’ler Amerika’lı Joseph Luft ve de Harrington Ingham tarafından, insanın kendisi tanıması ile “Johari Penceresi” geliştirilmiştir. Bu teori insan davranışları ile ilgili farkındalığı basit bir grafik ile anlatır ve insanın farkındalığı belirler. Özellikle açık alanımızın büyük olmasını tavsiye eder ve bu sayede insan ilişkilerinin iyileşeceğini savunur. Günlük konuşmalarımızda bazı kişilerden bahsederken “İçi dışı bir”, “Ne ise o”, “Gizlisi saklısı yok” gibi tabirler duyarız ve Mevlana’nın “Olduğun gibi görün, göründüğün gibi görün” ya da “Kendini bil” tavsiyeleri, yani bunlar kendini tanımadan başka şey değildir.

Motivasyon

En basit anlamıyla bir şeyleri yapma arzusudur, pratikte bir kişinin bir hedefe yönelmesi, bunu elde etmek için bir çaba sarf etmesidir. Tabi ki bu çaba için mutlaka kişinin güdülenmesi ya da motive olması gerekir. Konu hakkında en çok bilinen teori Amerika’lı Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisidir, bununla beraber Herzberg, McGregor vb. onlarca teori vardır. Özellikle çalışma yaşamında çok geçen ve bize hemen havuç ya da sopayı hatırlatan bu teorilerin bizim anonim sözümüz “Marifet iltifata tabidir” in ta kendisidir.

İletişimde Mesajlar

İletişimde önemli olan ne söylediğimizden çok nasıl söylediğimizdir. Ancak aynı zamanda bazen mesajımızı çeşitli sebeplerden dolayı doğrudan söylemeyiz, içine duygularımızı ve karşımızdaki ile ilişki seviyemizi de katarak dolaylı söyleriz ve anlamalarını bekleriz. Alman Schulz von Thun konu ile ilgili “Mesajın 4 yönü” kavramını ortaya atmış ve 4 kulaklı alıcı modelini geliştirmiştir. Bizim çok yakından bildiğimiz “Laf çarptırma”, “Kinayeli konuşma” ve en önemlisi “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit” iletişimde dolaylı mesajlara ilgili teori ile ilgili benzer kavramlardır.

Planlama ve Hedef Belirleme

İtalyan iktisatçı ve sosyolog Pareto günlük hayatta seksene yirmi kuralı olarak ta bilinen ve kendi adını verdiği prensipte önemli azın yayasını tanımlar. Yapılan işlerde bazen girdisi az miktarın çıktıların büyük kısmına etkilemesini anlatır. Örneğim Microsoft en fazla raporlanan hataların %20 sini çözerek problemlerin ve şikayetlerin %80 inin gidermiştir. Kısaca “Attığın taş ürküttüğün kuşa değmeli”.

Proje geliştirme

İş yaşamında yeni bir proje ya da fikir çıktığında ve uygulamaya geçilmesi hedeflendiğinde ilk önce detaylı çalışması yapılır ve hayata geçirilir. Ancak genelde hesaplanamayan ve beklenmedik faktörlerden ya da üst yönetim, pazarlama, müşterilerin zaman baskısından henüz daha proje tamamlanmadan hayata geçirilir, özellikle yazılım sektöründe bu daha da yoğundur. Geçenlerde sosyal ağlarda soğuktan korunmak için karpit depolarında bekletilen muzları görünce aklıma tekrar geldi. Biraz önce bahsettiğim projesi tamamlanmadan başlanan uygulamalarda proje hem hayata geçirilir hem de bir taraftan eksikleri zaman içerisinde giderilir. Çalışma hayatında “Banana Principle” olarak bilinen bu teorinin “Kervan yolda dizilir” den farkı yok sanırım.

Gelişim

Yüzyılın başında sanayi devrimi ile üretimin artması ve rekabet ile şirketlerin yaptıkları işlerde sürekli gelişme kaydetmesi kaçınılmaz bir gereklilik olmuştur. Japonların ekonomik gelişmesindeki en büyük etkilerden biri de Kaizen sayesinde olmuştur. Sürekli ve iyiye doğru ilerleme anlamına gelen bu prensip iş yaşamına uygulanmış ve Japon mucizesi gerçekleşmiştir. Earl Wilson “Dün yaptığınız şey size hala çok iyi görünüyorsa, bugün yeterli değilsiniz demektir” demiştir. Bir Hint atasözü ise “Başkasından üstün olmamız önemli değildir, asıl önemli olan şey, dünkü halimizden üstün olmamızdır” der. Hz.Muhammed bir hadisinde “İki günü bir olan bizden değildir” der. Bütün bu sözler sürekli gelişmeyi ifade eder.

Etki ve İlgi alanı

Stephen R.Covey, etkili insanın 7 alışkanlığı kitabında birinci teori olan Proaktif ol tavsiyesinde; Etki ve İlgi alanlarından bahseder. Etki alanı bizim değiştirebileceğimiz şeyleri kapsar, ancak ilgi alanımızdakiler bizim denetimimiz dışındadır. İnternette bazen Kızılderili, bazen Çin duası olarak geçen Halil Cibran’ın duasında “ Allah’ım, değişebilecek şeyleri değiştirebilmek için bana güç ver. Değişemeyecek şeyleri kabullenmem için bana sabır ver. Ve bu ikisini birbirinden ayırt etmek için akıl ver” der.

Takım çalışması

Günümüz çalışma hayatında şirketlerin başarı için olmazsa olmazlarından biri de çalışanlar arası uyum, koordinasyon, yardımlaşma vb. özellikleri kapsayan Takım Çalışması kavramıdır. Bu kavramın önemi fark edilmiş ve başarı için konu ile ilgili eğitimler, geliştirmeler yapılarak farklılık elde edilmeye çalışılmaktadır. Özellikle köylerde, kırsal kesimde işlerin birlikte yapılması olarak bilinen “İmece” takım çalışmasının en iyi örneklerindendir.

Mesleki gelişim

Çalışma hayatında bir işe yeni başlayanlara, tecrübeli çalışanlar tarafından verilen desteğe Mentörlük adı verilmekte. Anadolu’da meslek gruplarında gençlerin gelişmeleri için geliştirilen “Ahilik”, mentörlük ile benzerlikler içermektedir.

İletişim

Mehrabian, iletişimde ses ve beden dilinin çok yüksek oranda etkisi olduğunu belirtir. Sağlıklı bir iletişim için sözlerimizden çok bunları nasıl söylediğimize ve olumlu beden diline dikkat etmeliyiz. Hacı Bektaş Veli “Eline, beline, diline sahip ol” ile bunu özetlemiştir.

Stratejik Yönetim

Sun Tzu’nun savaş sanatı üzerine yazdıkları dünyanın eski stratejik kuramları olarak bilinir iş yaşamında çok kullanılır. Bunun yanında sanırım Kanuni, Fatih gibi Osmanlı padişahları ve Atatürk’ün (Nutuk) hem savaş konusunda hem de savaş dışında yaptıkları detaylı incelenip çok yararlı bilgiler edinilerek günümüz iş yaşamına uygulanabilir.

İlk İzlenim – Kişisel İmaj

İnsan ilişkilerinde ilk izlenim ve kişisel imaj son derece önem kazanmıştır. Özellikle bu konuda internetten yapılan sosyal deneylerde kıyafetin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor. Üstü kirli biri otobüse ya da restorana alınmaz ve yere düşünce yardım edilmezken, iyi giyimli olunca durum bir anda değişiyor. Nasreddin Hoca boşuna dememiş “Ye kürküm ye”.

Sonuç

Bu benzerlikleri artırmak daha da mümkün, Tarihçi İlber Ortaylı’nın kitaplarını okuduğumda toplum olarak tarihimizi okumadığımızdan ve bilmediğimizden yakınır. Çeşitli sebepleri olmakla birlikte zaten az okuyan bir toplumuz, haliyle tarihimizi de az okuyoruz. Ancak bu okuma sadece bu konuya merak duyan belli kesimler tarafından değil herkes tarafından olmalı. Özellikle çalışma yaşamı, psikoloji, sosyoloji, yönetim konularında çalışanların bu şekilde araştırmaları ile çok güzel teorilerinin güncellenerek günümüze uyarlanacağına eminim. Deyimler ve atasözleri de kullanılabilecek başka bir kaynak.

Umarım yukarıdaki benzeşimler zihinlerinizde hoş tatlar bırakır. Son olarak sizin de bu şekilde farkettiğiniz ya da bildiğiniz yabancı teorilerin kültürümüzdeki benzeşimlerinizi yorum kısmında paylaşırsanız sevinirim.

Sevgi ve saygılarımla

Osman Kaya

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir